25 Ekim, 2012

koku

Birini sevmenin birçok nedeni olabilirmiş. Birini sevmek için sadece kokusu bile yetebilir demişti çok değer verdiğim biri. Haklıydı. Erkeklerde de mi böyle, yoksa biz kadınlar mı koku konusunda biraz hassasız bilmiyorum. Kadınların, erkekleri kokusuna göre seçtiğini okumuştum bir yerde. Sekste önemli yer tutuyormuş kadınlar için. Hormonal bir etkisi olabilir de bunun duygusal yansıması nasıldır bilemem. Yalnız koku etkili, orası kesin. Hatta öyle bir şey ki, hala bazı anlarda bazı mekanlarda bana lise aşkımı hatırlatan bir koku olduğunda içim cız eder. Kokudan başka hiçbir şey içimi öyle cız ettiremiyor hala. Öyle ki, evet birlikte büyüdük, her şeyimizi paylaştık, çok tutkuluyduk, ayrılışımız çok sancılı oldu vs... Onla olduğum yerlerden bir daha geçemem dedim, geçtim, onla yaptıklarımı yapamam dedim, yaptım.. hepsiyle yüzleştim. Artık o yollardan geçtiğimde aklıma bile gelmez oldu hayatın bu rutinliği içinde her şey unutuldu, kayboldu ama o koku, bir o kaybolmadı hafızamdan! O, nerede ne zaman olacağı bilinmez bir anda hiç beklemiyorken hatırlatıverir kendini. caddede, metroda, okulda vs.. hiç belli olmaz. Sanki az önce "o" ordaymış gibi. Belki az önce "o" gerçekten oradan geçse o duyguyu yaratamaz bende çünkü artık"o" da eski "o" değildir. Büyümüştür, değişmiştir vs.. Ama o koku, bildiğin zaman makinesi tesirindedir üzerimde.Beni eski günlere, eski "o"na götürür. Gülümseyiveririm bir an. Kimse anlamaz niye güldüğümü. İşin garip tarafı birini özlediğini hissettiğinde burnunda tüter ya hani, koklamak istersin ama yanında değildir; işte beyindeki bu koku merkezi öyle pis bir şey ki hiç beklemediğin bir anda da sana hatırlatıverir o birini.

Birini sevmenin daha başka nedenleri de olabilir tabii. Mesela biz birlikte büyümüştük, hayatın en sancılı olduğunu düşündüğüm günlerini birlikte atlatmıştık, birbirimizi saf bir sevgiyle sevmiştik, ve her şeyden önce emek etmiştik... Ama olmadı... Aslında oldu. İlişkimizin sürdüğü 3 sene boyunca her şey çok güzel sürdü. Asıl başarı da aslında bu değil miydi??? Peki ya neresindeydi başarısızlık da ayrı düştük? Hayatın saçmalıklarında, gereksiz ayrıntılarındaydı, ergen triplerinde, ben büyüdüm havalarındaydı... Ve ayrıldık. Hem de öyle böyle değil... Salya sümük, ağlaya sızlaya... Neydi bizi bu kadar üzen? Birbirimize olan saf sevginin tekrar elde edilemeyeceği ihtimaliydi. Hala gülümserim lise aşkımı düşününce. İyi ki hayatıma girmiş, varlığı beni hep mutlu etti, hala da ediyor. Artık benim için eski bir çocukluk arkadaşı gibidir, ama arkadaş demek yetmez, ismi tariflenemez; beni büyüten bir ağabey gibi, dost gibi, sevgilim, annem, babam, öğretmenim, her şeyimdi....

Sonra üniversite... Ve yeni bir aşk! Bu kez de tam 4 sene! Ayrılık sonrası sancılarıyla 4.5 hatta. Belki de hala sürüyordur, kim bilir! Bu kez neyi sevmiştim? İnanmayacaksınız ama, lise aşkımda bulamadıklarımdı sevdiklerim. Onda eksik olduğundan hep yakındıklarımdı... Ve bir de yine kokusu. Lise aşkımda aradığım, eksik olduğundan yakındıklarım ve sonradan onları üniversitedeki sevgilimde bulduklarımla oyalandım bir süre. Eksikleri kapatmıştım. Ama bu kez de lise aşkımda olup bu seferkinde olmayanlar yarım kalmıştı, hem de özleniyordu tarafımdan. Ama yapacak bir şey yoktu. Tercihler yapılmış, kartlar oynanmıştı bir kez. Biri çoktan bitmiş, diğeri başlamıştı. Elindekiyle yetinilecekti. Ve öyle de oldu. Yetinmeyi öğrendim. Sevdim, hem de çok sevdim... Hayaller kurdu(m)k bir ton. Her istediğimizi yapamıyorduk, varsın yapamayalımdı, hayallerimiz bize yetiyordu, biz onla hayallerimizde yapıyorduk her istediğimizi ya da yapacaktık da. Bu ihtimal bile yetiyordu bizi bir arada tutmaya. Ama olmadı. Neden? Evet yetinmeyi öğrenmiştim ama bir şeyler yetmedi, kendimden verdim, ama en kötüsü kendimden verirken ufak da olsa beklentiye girdim; belki ben böyle yaparsam, o da şunu yapabilir gibisinden fikirlere kapıldım. İşte bir ilişki için en tehlikelisiydi bu, çünkü karşı taraf beklentilerimi anlayamadı ve karşılıksız kaldılar, benim için yine başladı hayal kırıklıkları, can sıkıntıları... Bu hayal kırıklıklarından hayallerimiz de etkilendi. Artık o kadar gerçekçi değillerdi benim için. Mutlu etmiyorlardı ya da anlam vermemeye başladılar bir süre sonra. Arada kırgınlıklar vardı çünkü. Belki de biz artık birbirimizi tüketmiştik. Ve yine zorlu bir ayrılık dönemi. Ayrılık sonrası bunalımları, sancıları vs... Bu kez üzüldüklerimse en çok hayallerimdi. Ne yaşadıklarım, ne dün ne bugün, sadece yapamadıklarım, geleceğim, hayal ettiklerimdi ve onun kokusu....

Artık diyebilirim ki evet birini sevmenin nedenlerinden biri de koku. İnsan belleğinde önemli bir yer tutuyor. Başka hiçbir şey bana kokunun verdiği duygu selini yaşatamıyor. Yalnız laf aramızda birini daha çok sevmek, bir ilişkiyi daha sağlıklı bir şekilde ayak tutabilmek için önemli olan karşılıklı emekmiş. Emekler karşılıksız veya tek taraflı olunca ilişkiler yüzeysel kalırmış. Biriyle tam bir bütünlük kurmak için onu gerçekten sevmek, sevgiyi paylaşmak, elinden geleni yapmak gerekirmiş. Çiftler bunu karşılıklı yaptığında gerçek uyumu yakaladıklarından eminim. Yalnız gerisine takılmamalılar, gereksiz triplere girmemeliler, ellerindekinin değerini bilip, değiştirmek istedikleri şeyleri de elele vererek her iki tarafın da gücü ve isteği doğrultusunda değiştirmeliler. Hem bazı şeyler birlikte yapıldıkça daha anlamlı ve kalıcı olacaktır. Haa unutmadan bir de koku.. :))

3 yorum: